Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Biyosistem Topluluğu tarafından Dünya Su Günü münasebetiyle Üniversitemizde bir konferans düzenlendi.

Ziraat Fakültesi Konferans Salonu’nda düzenlenen programa Ziraat Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Murat Taşan, Biyosistem Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bahattin Akdemir, Üniversitemizin akademisyenleri ve öğrenciler katıldı.

Kuraklık ve taşkınların tehlikesi ile alınacak önlemlerin öneminin vurgulandığı etkinlik, NKÜ Biyosistem Topluluğu adına 4. sınıf öğrencisi Miray Ötken ve Biyosistem Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bahattin Akdemir’in selamlama konuşmaları ile başladı.

Türkiye’de yeterince farkındalık yok

Sonrasında İstanbul Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cevza Melek Kazezyılmaz Alhan, ‘Çevresel Sürdürülebilirlik İçin Düşük Etkili Kentleşme Uygulamaları: Biyotutma Örneği’ başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Konuşmasında “Kentleşme ile birlikte oluşan sel büyük oranda can ve mal kaybına neden olmaktadır. Yağmur suları ile yüzeyde toplanan atıklar yüzeysel akışa karışarak yayılmaktadır” dedi. Yağmur sularının geri kazanımının önemine değinen konuşmacı, akışı azaltan ve suyu doğal yöntemlerle arıtan mühendislik tasarımlarının sistematik olarak uygulanması olan Düşük Etkili Kentleşme (DEK) Uygulamaları ‘Yeşil Çatı, Bitkisel Kanal, Geçirgen Kaldırım ve Asfalt, Yağmur Tankı, Sızdırma Havuzu ve Biyotutma’dan bahsederek şehirleşme için çok önemli gördüğü Biyotutma konusunu dünyadan çeşitli örnekler, bilimsel veriler ve deney sonuçları ile açıkladı.

Türkiye’de yeterince farkındalık olmadığı için yapılamadığını belirten Prof. Dr. Cevza Melek Kazezyılmaz Alhan, biyotutma hususunda ayrıca, yüksek oranda ağır metal giderimi ile fiziksel, kimyasal ve biyolojik arıtım sağlayan bu uygulamaların şehir estetiğini bozmayacağını, aksine katkı sağlayacağını belirtti.

Afetlerin en sinsisi

Programın ikinci konuşmacısı İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Sevinç Sırdaş Asilhan ise ‘Ekstrem Kuraklık, Taşkın ve Sürdürülebilir Su Kaynakları’ konulu bir sunum yaptı.

Meteorolojik kuraklık ile tarımsal kuraklığın farkına değinen Prof. Dr. Sevinç Sırdaş Asilhan, “Yağış olmazsa meteorolojik kuraklık, toprakta nem bittiyse tarımsal kuraklık gerçekleşir. Kuraklığı afetler sınıfına aldığımızda aslında en şiddetli afet olduğunu görürüz. Gıda eksikliği ve açlık gibi etkileri toplumsal boyuta varan çok yönlü bir olaydır ve kuraklık diğer afetlere göre çok daha tehlikelidir. Ne zaman geleceğini bilemezsiniz; afetlerin en sinsisidir. Afetleri önleyemeyiz, ancak etkilerini azaltabiliriz. Burada alınacak önlemler ve adaptasyon çok önemli” dedi.

Prof. Dr. Sevinç Sırdaş Asilhan konuşmalarının devamında, “Ülkemiz yarı kurak bir bölgede. Bu nedenle bu bizim kuraklık gibi konuları önemsememizi gerektiriyor. İnovatif çözümler üretmeliyiz. Sonra bunları paydaşlar ve toplumla paylaşmalıyız. Kuraklık Koordinasyon Merkezi oluşturulup kuraklığı önleme çalışmaları planlı bir şekilde yapılmalı. Tarımsal kuraklığa yönelik gözlem istasyonları ağınızı arttırmalısınız” dedi.

Atom bombasıyla eş miktarda enerji

Prof. Dr. Sevinç Sırdaş Asilhan, “Düşey gelişmeli bulutlar tonlarca su taşıyor. Atom bombasıyla eş miktarda enerji demektir bu. Küçük bir alana çok büyük bir su kütlesinin inmesine sebep olur” şeklinde devam ettiği konuşmasında taşkınlara da değindi. “Nüfusun çoğu şehirlerde yaşıyor. Havza alanlarına ne kadar müdahale edilirse edilsin, su akar yine yolunu bulur. Sürdürülebilir kent örneği için taşkın veya kuraklık modellemelerinin yapılması gerekli” dedi.

Konuşmalarının devamında, “Türkiye’de yağmur suyu drenaj sistemleri çok az ve zayıf. Bir yönetmelik yok. Bu konuda bir zorunluluk da yok. Bakıyorsunuz yepyeni binaların yağmur oluklarından akan sular caddelere bırakılıyor. Var olan drenaj sistemlerinin çoğu da birleşik sistem. Yağmur suyu ve atık su, aynı yerden gidiyor” dedi. Konuşmacı sunumunun sonunda “Yağmur ve kar suyunu geleceğimiz için sahiplenmeliyiz” diyerek suyu geri kazanımın önemini belirtti.

Soru - cevap bölümünün ardından program hediye takdimi ve toplu fotoğraf çekimi ile son buldu.