Kamuoyu Duyurusu
13-08-2018



Son birkaç haftadır yaşadığımız hadiseler hepimize bir kez daha gösterdi ki ülkemiz diğer alanlarda olduğu gibi ekonomide de bir kuşatmayla karşı karşıyadır. Gezi olaylarıyla başlayan, 17-25 Aralıkla devam eden, 15 Temmuz hain darbe girişimiyle bir üst aşamaya ulaşan saldırılar; bugün de Ekonomik tetikçiler aracılığıyla devam etmektedir.

Amerika Birleşik Devletleri Başkanı’nın, yargılama süreci devam etmekte olan bir papazı bahane ederek meşru hükümetimizi ve ülkemiz ekonomisini doğrudan hedef alarak yapmış olduğu akla ve izana sığmayan hamleler kabul edilemez boyuttadır. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Hükümetimizi, yargılama süreci devam eden bir mahkemeye müdahale etmeye zorlayan Trump yönetimi; millî onurumuzu, devletlerarası teamülleri, Dünya Ticaret Örgütü’nün ortaya koyduğu şartnameleri, uluslararası hukuku ve diplomatik kuralları tamamen hiçe sayarak binlerce kilometre uzaktan bize emir vermeye teşebbüs etmektedir.

Bugün yaşadığımız hadisenin ne 1994 kriziyle, ne 2001 kriziyle, ne de 2007 kriziyle bir ilgisi yoktur. Asıl mesele Türkiye’yi hedeflerinden, hak ve adalet arayışından vazgeçirmektir. Maruz kaldığımız oyunların gayesi ülkemizi tekrar boyunduruk altına sokarak, diz çöktürmektir; operasyonun gerçek sebebinin bu olduğu aşikârdır. Kurların bugünkü tablosunun da ekonomik verilerle açıklanması mümkün değildir. Türkiye Cumhuriyeti'nin sosyal barışını, iç huzurunu, birliğini ve ekonomik güvenliğini hedef alan ekonomik saldırılar kapsamında yaratılmak istenen panik havası ve algı operasyonu ülkemizin karşı karşıya kaldığı ekonomik savaşın bir parçasıdır. Bu saldırıların 15 Temmuz darbe girişiminin arkasındaki "güçler" tarafından gerçekleştirildiği ortadadır.

ABD’nin başlattığı ticari savaş, dünyanın ekonomik büyümesine de olumsuz etki yapacaktır. Türkiye, Avrupa ve Akdeniz’in ticari ve mali dengesi açısından kritik bir oyuncu, önemli bir ülkedir. Trump’ın başlattığı bu savaş tüm dünyada ekonomik büyümeyi yavaşlatıp zarar verecektir. Güvensizliklere yol açarak, fiyatları artıracağı için de en büyük sıkıntıyı tüketici çekecektir. Bu saldırılardan alnımızın akıyla çıkmak da milletimizin desteğiyle mümkündür.

Türkiye’yi ve Türk Milletini tehdit etmek hiç kimsenin, hiçbir devletin, hiçbir kredi derecelendirme kuruluşunun haddi değildir. Mandacılığı 100 yıl önce elinin tersiyle itmiş milletimiz, en zor zamanlarında dahi hürriyetinden vazgeçmemiştir. Türk milleti, her karış vatan toprağını şehit kanlarıyla sulayarak bugünlere gelmiştir. Oynanan bu senaryo karşısında da yüce milletimiz, döviz büroları önünde oluşturduğu kuyruklarla dövizini Türk Lirasına çevirerek vatanseverliğini bugün bir kez daha göstermektedir.

Sosyal medya üzerinde birçok ‘ekonomi teröristi’ var. Ekonomik kriz beklentisiyle vatandaşımız tedirgin edilmek isteniyor. Başta bunlara itibar edilmemelidir. Böyle bir günde istifçilik, depoculuk ve karaborsacılık vatana ihanettir. Yerli ve millî olmak tek gaye olmalıdır.

NATO müttefikimiz olduğu halde, ülkemizin güvenliğine en büyük tehdidi oluşturan terör örgütlerine açıkça ve doğrudan destek verdiği herkesin malumu olan bir ülkenin devlet başkanının doğrudan Türk Milleti’ne ve meşru kurumlarına kötü niyetli bu baskı ve uygulamalarını kınıyoruz. Ülkemizin meşru hükümeti ile kurum ve kuruluşlarının ve ayrıca diğer ülkelerin haklı karşı duruşlarını desteklediğimizi ve bu karşı duruşun sonuna kadar devam etmesi gerektiğine olan inancımızı ve desteğimizi kamuoyuna saygı ile duyururuz.

 

                                                                                                                                                                                                  Prof. Dr. Osman ŞİMŞEK

                                                                                                                                                                                                                 Rektör

 





>